Kronik Yara Tedavisi

Kronik Yara Tedavisi

Kronik ya da uzun süreli yaralar, 3 ayda iyileşmeyen yaralardır. Bu süreyi 4 haftada iyileşmeme süresine kadar indirmek de mümkündür. Kronik yaralar ya da diğer deyimiyle cilt ülserleri, cildi tüm katı boyunca tutan ve yavaş iyileşen ya da iyileşmeyen yaralardır.

Kronik yaralar, nedenlerine göre başlıca 4 türde ortaya çıkarlar; 1) Bası ya da Dekübitüs yaraları, 2) Diyabetik yaralar, 3) Venöz ya toplar damar yetmezliğine bağlı yaralar, 4) Arteryel yetmezliğe bağlı yaralar. Yine cilt kanserlerinin de uzun sürede iyileşmeyen deri ülserleri ya da yaraları şeklinde ortaya çıkabileceği de unutulmamalıdır.

İnsanların %1-2’si ortaya çıkabilen uzun süreli yaralar kişiyi, çevresini ve toplumu derinden etkileyen bir durumdur. Özellikle yaşlı nüfusun artışı, kronik yaraların artışı ile paralellik gösterir. Kronik yaralar etkiledikleri hastalarda ağrı, işlev ve hareket kaybı, iş görememezlik, eve hatta yatağa bağımlılık, depresyon, stres ve anksiyete, istenmeyen kötü kokular, utangaçlık durumu, sosyal yalnızlaşma, maddi yük, uzun süreli hastanede yatış süreleri ve hatta ölüme neden olabilirler.

Kronik yaraların uzun süren iyileşmeleri süresince komplikasyonlar ya da diğer deyimiyle istenmeyen yan etkiler ortaya çıkabilir. Selülit (deri enfeksiyonu), egzema, kanama, gangren ve ampütasyonlara yol açabilirler. Kronik yaralar uzun süreli maluliyete yani iş görememezlik hatta yatağa bağımlılık durumuna, bu durum da kısır döngü şeklinde yaranın daha da zor iyileşmesine neden olabilirler.

Kronik yaraların tedavi ve bakımı için ileri ülkelerde sadece bu konuyla ilgilenen Yara Merkezleri mevcuttur. Yara Merkezlerinde hastaların uygun tıbbi materyal, pansuman ve girişim ve ameliyat yöntemleriyle tedavi edilmesi amaçlanır. Nihai amaç kişileri, çevresini ve toplumu etkileyen bu çok önemli durumun en iyi şekilde tedavi edilmesidir. Kliniğimiz de bu amaca hizmet etmektedir.

Kronik Yara Türleri


Bası ya da Dekübitüs yaraları vücudun belli bir bölgesinin uzun süreli basınca maruz kalmasıyla ortaya çıkarlar. Genellikle yatağa bağımlı, felçli veya büyük ameliyatlar geçirmiş hastalarda ortaya çıkarlar ve yine genellikle kalça ortasında, yanlarında ve ayak topuklarında görülürler.

Diyabetik yaralar iyi kontrol edilememiş uzun süreli Şeker hastalığının yarattığı arteryel kan dolaşımı yetersizliği ve sinir tutulumuna bağlı duyu azalması sonucu gelişirler. Genellikle ayaklarda, ayak parmaklarının uçlarında ve kemik basıncı olan bölgelerde görülürler.

Venöz yaralar varis ya da eski geçirilmiş derin ven trombozu-pıhtısına bağlı toplar damar yetersizliği sonucu gelişirler. Genellikle ayak bileğinin iç tarafında deri değişiklikleriyle birlikte ortaya çıkarlar ve çok ağrılı olabilirler.

Arteryel yaralar temiz kanı taşıyan atar damar tıkanıklıklarına bağlı olarak ortaya çıkarlar. Ayak ve el parmak uçlarında veya diğer bölgelerde görülebilirler.

Cilt kanserleri vücudun her yerinde görülebilirler ve iyileşmeyen yaralar ya da mevcut bir bende bir değişim şeklinde ortaya çıkarlar. Cilt kanserleri en sık görülen kanser türüdür. Bir çok deri kanseri türü bulunmakla birlikte, en sık görülen türleri sıklık sırasıyla Bazal Hücreli Kanser, Skuamöz Hücreli Kanser ve Melanom’dur. Bazal hücreli kanserler bulundukları bölgede tekrarlama eğilimindedirler ve uzak organlara yayılmazlar. Skuamöz hücreli kanserler de benzer seyir göstermekle birlikte uzak organ ve lenf bezlerine yayılabilirler. Melanomlar ise ölümcül seyirli olup, erken tedavi edilmemeleri durumunda lenf bezlerine ve uzak organlara yayılırlar.

Yetmiş milyon nüfuslu bir ülkede her yıl yaklaşık 2,500 kişi cilt kanseriler nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Bunların yaklaşık %75’i melanom nedeniyle, geri kalan %25’i de diğer deri kanseri türleri nedeniyle olmaktadır.